Merkez halk ne durumda?

Resim: Shelby McQuilkin

‘Biricik insanı’ sosyolojinin ‘nesnesi’ haline getirenler utansın.

İnsan,‘sosyolojik bir nesneye’ dönüştürüldüğünde, o artık, etinden, sütünden faydalanılacak bir varlığa dönüşür.

Bütün davranışları da, anketlerle ‘istatistiksel veriye.’

Alışkanlıkları, tepkileri, refleksleri veri bankalarına yüklendikten sonra, yönlendirilebilir ve yönetilebilir kitleler, bilgisayarınızın masaüstünde bir ‘excel’ dosyası kadardır. Ürünler, 100 kelle, pardon ‘denek’ üzerinden gerçekleştirilen, anket neticelerine bakarak üretilir, pazarlama stratejisi oluşturulur ve reklam şirketleri işbirliğiyle ‘hedef kitlelere’ rahatça ‘kitlenir.’

‘Hedef kitle.’

Militarist bir jargonun olmazsa olmaz kavramları gibi.

Gez, göz, arpacık ve ‘hedef.’

Şaşmaz şekilde, 12’den vurulan hedefler.

Bu kadar mı?

Valla bu kadar değil.

Canınızı sıkma pahasına bir sırrı aşikâr eylemeliyim.

İnsanlık namına.

Şu bahsettiğim ‘anket’ var ya… Hiç sevinmeyin, birilerinin sizi ‘adam yerine koyduğu’ anlamına gelmiyor.

Bana göre ‘abuk sabuk’, anket firmalarına göre ‘bilimsel’ 5-10 sorudan teşkil anket parşömenlerini, anket başına para kazanan zavallı, yapışkan, yalvarkan, kiminizin es geçtiği, kiminizin üç-beş kuruş nasiplensinler diye kıyamadığınız gençlerin ellerine tutuşturanların, adam yerine koyduğu, ‘rastgele 100 kişinin fikrini’, bütün ülke insanlarına şamil etmesi trajik, komik ancak bir hakikat.

Sosyal katmanların katmer katmer ayrıldığı semtlere göre, anketlerden ‘istediğiniz’ neticeyi almanız işten değil.

Beş yıldızlı bir otelin müşterileriyle yapılan anketle, o otelin çalışanları arasında yapılan anketin ‘aynı sonuç’ vermesini bekleyen saftiriktir.

Anketler, kanâat etmeyi, tevekkülü, tefekkürü, Allah’ın dediği olur’u, Mevlâ görelim neyler, neylerse güzel eyler’i yansıtmaz.

Bayların deyimiyle ‘bilimsel’ sorulara verilmiş cevaplardır. Cevaplayanın algısı, zekâsı n’olursa olsun ‘bilimsel veri’ olarak kayda geçer.

Ne işe yarar peki bu sonuçlar?

Siyasî bir amaca hizmetse maksat, elbette ‘propagandaya’.

Şimdi ben, anketlere de ‘beşinci kol faaliyeti’ desem kim itiraz edebilir?

Bilimsel çalışmalar, bilimsel sonuçlarmış.

Pööh!..

***

Yeni bir seçimin arifesindeyiz. Kavga çetin. Siyasette 13 yıldır alınan yenilgiler, liboşları, solcuları sağcılaştırdı, milliyetçileri marjinalleştirdi, ırkçıları küstahlaştırdı. Özellikle Kürt ırkçılarını.

Bu tür refleksler korunması gereken bir ‘statüko’ olduğunda gösterir kendini.

‘Komünistler bile burjuvanın koruyucu neferlerine dönüşür.’

‘Halkın yanında olmayan hiç bir ideoloji, lider ve kahraman çıkaramaz.’

Kemalistler, solcular, ırkçılar, ulusalcılar ve liboşların ahvâli budur.

Bütün dertleri, fitne ve fesat ve beşinci kol faaliyetlerinden bir kazanç devşirmek.

‘Merkez halkın’ bu taraklarda bezi yok. İhtiyacı da.

Geçen seçimlerde, her şeye rağmen iradesinin taş gibi yerinde olduğunu gösterdi. Bu seçimlerde de aynı net ve homojen duruşunu göreceğiz.

Faşistlerin, komünistlerin, sosyalistlerin, Kemalistlerin ve liboşların ‘tek başlarına iktidar olamayacakları malûmken’, niçin bu kadar ‘acımasızca’ saldırdıkları üzerinde düşünmeleri, onların, bu ‘faşizan tavırları’ üzerinde kafa yormaları gerekiyor.

Herkesin kalbine bakması ve ‘merkez halkın’ yanında saf tutması gerekiyor.

Çünkü, ‘büyük değişim dönemlerinde’ sadece, ‘merkez halkın’ berrak aklı, dar kafalı statükocuların, bağnaz burjuva elitlerinin ve muhteris partizanların hakkından gelebilir.

Benden söylemesi.

Vesselâm.